TOPRAK

Kübra Özdemir Oruç
2 min readMay 3, 2021

--

Bu seriyi yazmak için geç mi kaldım erken mi davranıyorum bilemiyorum fakat bana, sana , hayata katkısı olmasını diliyorum.

Ergenlik dönemi denilen o yıllar yaşımız kaç olursa olsun geçmişe şöyle dönüp bir baktığımızda en çok aklımızda kalan anıları tutar içerisinde. İnsanın kendini tanımaya, görmeye , keşfetmesine mi bağlıdır bu kalıcılık? Belki de… Şimdi sorsak herkesin anlatacağı bir sınav deneyimi, kopya vakası, aşk acısı, doğum günü partisi telaşı, konser macerası, ilk deneyimleri vardır. Peki zihin bunları neden bu kadar sıkı sıkıya saklar? Neden unutmuyorsunuz ilk aşkınızın her izini ya da lise sıralarında yaptığınız sohbetleri? Unutmuyoruz çünkü; başkalarından bağımsız , yönetimsiz , kalıpsız bir zamandaydık. Annenizin kapıdan çıkarken söylediği şeylerin okulun kapısına varana kadar yarısı unutuluyordu. O kapıdan içeri girdiğimizde BEN oluyorduk hepimiz. Saçımızı tarayışımız, üniformayı taşıyışımız, öğlen beslenme çantasından değil de okulun kantininden ne yiyeceğimizi seçtiğimiz BİZ oluyorduk. Kendimizi buluyorduk… İnsan kendi deneyimlerini, kendi seçimlerini ve bunların sonuçlarını üstleniyordu. Haliyle hepsi bize birer kişilik, tavır, karar olarak geri dönüyordu ve zamanın geri kalanlarını şekil veriyordu.

Ben de lise yıllarına kadar neler yaptım neyi hedeflemiştim hiç hatırlamıyorum. Sanırım hedef oluşturmak gibi bir derdim de yoktu. Oyunlar oynuyordum , ödev yapıyordum, zar zor sınavları geçiyordum. Hele matematiği geçebilmek için her yıl öğretmenime yalvarıp arabulucu olarak da beni seven öğretmenlerimi devreye koyuyordum. Kendi kendime aşık olup kendi kendime acı çekiyordum. Arkadaşlarımın aşk mektuplarını taşıyordum. Böyle geçen bir ilkokul, ortaokul döneminden sonra liseye başlama zamanı gelmişti. Bütün arkadaşlarım ya Anadolu lisesi ya da kolejlere yazılırken bana meslek lisesi yolları gözükmüştü. Daha doğrusu sağlık meslek lisesine gitmektense ticaret meslek lisesini tercih etmiştim. Oraya gidiş de annemden şartlı tahliye ile olmuştu. Eğer bir tane notum zayıf gelirse okuldan alınıp evimde oturtulacaktım. Hayır annem de ailesine kafa tutarak liseye kadar okumuş, okumaya karşı olmayan bir kadındı ama böyle bir göz korkutası gelmiş demek. Fakat bütün akrabalarımın içerisinde söylediği bu söz beni öyle bir kendime getirmişti ki ortaokul sıralarından öğrendiğim atasözü tam da o sohbetin ortasında yer bulmuştu;

“Göreceğiz. Ummadık taş nasıl da baş yarıyor.”

--

--

Kübra Özdemir Oruç

Muhasebe ve Fİnansman Öğretmeni | Yaratıcı Drama Eğitmeni | TOBB KGK Proje Komisyonu Başkanı | GAMFED TURKEY Oyunlaştırma Gönüllüsü